Popüler Yayınlar

15 Haziran 2013 Cumartesi

zamanla kabuk kabuk dökülecek güzelliğne değil
yıllar geçtikçe ölmeyecek gözlerine aşık
bir beden

bakışların kelebek etkisi
gözlerin  everest
kalbimde

olmuyor, unutmak olmuyor
bir kez bile sevilmeden unutulmuyor

vazgeçtim
vazgeçtim demekle olmuyor
hayır diyor bütün hücrelerin

zaman çaresizliğin afyonu
umut  kanserin tek ilacı

8 Haziran 2013 Cumartesi

Kadıkoyde beşiktaşla eminönü iskeleleri arasındaki yolda oturdum, bir sokak sanatçısını dinliyorum. Güneş batarken eski istanbulun yeni istanbula olan küskünlüğünü gözlemliyorum. Saz sesi eşliğinde karlı kayın ormanını dinliyorum. Arada iskeleye yanaşan vapurlara bakıyorum, belki beni terkeden ruhum geri doner diye. Mapusta hani gardiyanın okudugu isim listesi varya, vapur sesleri de benim için öyle burada. Zira bende beton bloklardan kurulu bir cezaevinde gibiyim. Tek penceresi kadıkoydeki bu sahil. BAğrı yanmış haydarpaşa garı geziden çok etkilenmiş. Kulağıma fısıldadı artık hiçbir ateş beni yok edemez. Hiçbir kuvvet beni avm otel ya da başka sermaye yapamaz. Biliyoruz haydarpaşa, sen bize yadigarsın 1900lerden, bırakmayız seni kimselere.

3 Haziran 2013 Pazartesi

#geziparkı

Gözleri kör, kulakları sağır kalpleri mühürlenmiş sözüm ona müslümanlara gelsin


Bu zamanda görmemek lazımmış,
duymamak lazımmış,
zira görürsek duyarsak eğer
polisin halkı nasıl despotca susturmaya çalıştığını,
daha da önemlisi
sorgularsak eğer bir şeyleri,
nasıl müdür oluruz?
nasıl makam mevki sahibi oluruz?
nasıl 5 vakit namaza en lüks model jipimizle gideriz?
göbeğimizi nasıl büyütürüz 3 katlı villamızda rezidansımızda?
daha da önemlisi
görürsek ve duyarksak
nasıl uyuruz kafamızı yastığa koyduğumuzda her gece

çok şükür,
hala kalbimiz kararmamış,
safımız ihtiyar ağaçların arkası
tepkimiz istanbulu esir almış betonlara
yürüyen birleri sayın
onlar artık değil bir
onlar artık pir

ağlama artık eski istanbul,
sana sahip çıkan bir nesilde yetişecek elbet

30 Mayıs 2013 Perşembe

zaman geçiyor, zaman geçerken keşke geçmişi de alıp götürse, geçmişte yaşananları da. Hatırlamasan geçmişi, geleceği de düşünmesek olmaz mı? çok mu şey istiyorum acaba. Tek istediğim kafamı boşaltmak. Niye neden sorularını sormaktan vazgeçmek kendime. Anlamıyorum kendimi, unutamıyorum..

12 Mayıs 2013 Pazar

mutluluktan haber ver dilek taşı

http://www.youtube.com/watch?v=aGMHjtCDuDo Evet dostlar dün athenanın konserinden sonra 1 gündür başa sarıp tekrar dinledim şarkının adıdır kendisi. Mutluluktan haber ver dilek taşı.. Ben neden söz verdiğim zaman, sözümü bozamıyorum bilmiyorum. Ah benim bu obsesif kafam, bakalım kaç gün dinleyeceğim bu şarkıyı, Neden hala unutamıyorum, neden nefret edemiyorum. Hep soruyorum kendime, ah bi nefret etmeyi bilsem, unutmayı da bilicem. 1 sene, 1 sene her gün sabrım biraz daha zorlandı, biraz daha zorlandı. Ruh sağlığım biraz daha zorlandı. Ama yine de nefret edemedim, içimden hiç bir kötü söz geçmedi. İçimden dahi küfür edemedim. Ya içimde azıcık kin nefret olsa unuturdum belki, 2 sene geçmiş hala kafamdan atamadım tamamen yediğim siktiri. içimde söylemek istediklerimi de söylemeden de rahat edemeyeceğim. Bakalım sonumuz ne olacak. Dilek taşı artık bir haber ver yeşil yeşil bakan kalbimin göçmeninden

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Rusyadan hergün bloguma giren insan. Kimsin cok pis merak ediyorum seni, ifşa lütfen :)

11 Nisan 2013 Perşembe

Yazıyı okuyacak olan herkese selamlar,

İşe başladığımdan beri pek blog yazamıyorum. Halbuki eskiden öyle miydi. Bir akşam bir şey yazmasam uyuyamazdım. İçimdeki üzüntüyü buraya dökmeden gözüme uyku girmezdi. Her neyse...

Geçen sene boğaziçinin yeşil çimlerinden, sahada kontrol mühendisliğine... Çok keskin bir geçiş oldu gerçekten, ama güzel bi tarafı var yoruyor adamı, kafan rahat, bi derdin olsa da onu düşünecek vaktin olmuyor, boş boş işlerle uğraşmıyorum. Her şeyden önemlisi erken yatıp erken kalkıyorum. Düzenli hayata bu kadar çabuk adapte olacağımı tahmin etmezdim. En üzüldüğüm nokta ise boğaziçi manzarasından uzak olmak, o manzaraya bakarken insanın ruh hali ayrı bir değişik oluyor. Boşuna büyük şairler boğaziçinden çıkmamış. En çok aradığım şey o manzarada sabahlamak, ay ışığının batışını bitirip güneşin doğuşunu izlemek. Gerçekten paha biçilemez bir şey.O manzara olmasa ne o levent trafiği çekilir, ne de aşk acısı çekilir ne de o ağır dersler. Her şeyi güzel yapan kesinlikle güney kampüs ve eşsiz manzarası, en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere...