Popüler Yayınlar

11 Nisan 2013 Perşembe

Yazıyı okuyacak olan herkese selamlar,

İşe başladığımdan beri pek blog yazamıyorum. Halbuki eskiden öyle miydi. Bir akşam bir şey yazmasam uyuyamazdım. İçimdeki üzüntüyü buraya dökmeden gözüme uyku girmezdi. Her neyse...

Geçen sene boğaziçinin yeşil çimlerinden, sahada kontrol mühendisliğine... Çok keskin bir geçiş oldu gerçekten, ama güzel bi tarafı var yoruyor adamı, kafan rahat, bi derdin olsa da onu düşünecek vaktin olmuyor, boş boş işlerle uğraşmıyorum. Her şeyden önemlisi erken yatıp erken kalkıyorum. Düzenli hayata bu kadar çabuk adapte olacağımı tahmin etmezdim. En üzüldüğüm nokta ise boğaziçi manzarasından uzak olmak, o manzaraya bakarken insanın ruh hali ayrı bir değişik oluyor. Boşuna büyük şairler boğaziçinden çıkmamış. En çok aradığım şey o manzarada sabahlamak, ay ışığının batışını bitirip güneşin doğuşunu izlemek. Gerçekten paha biçilemez bir şey.O manzara olmasa ne o levent trafiği çekilir, ne de aşk acısı çekilir ne de o ağır dersler. Her şeyi güzel yapan kesinlikle güney kampüs ve eşsiz manzarası, en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder