Popüler Yayınlar

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Rusyadan hergün bloguma giren insan. Kimsin cok pis merak ediyorum seni, ifşa lütfen :)

11 Nisan 2013 Perşembe

Yazıyı okuyacak olan herkese selamlar,

İşe başladığımdan beri pek blog yazamıyorum. Halbuki eskiden öyle miydi. Bir akşam bir şey yazmasam uyuyamazdım. İçimdeki üzüntüyü buraya dökmeden gözüme uyku girmezdi. Her neyse...

Geçen sene boğaziçinin yeşil çimlerinden, sahada kontrol mühendisliğine... Çok keskin bir geçiş oldu gerçekten, ama güzel bi tarafı var yoruyor adamı, kafan rahat, bi derdin olsa da onu düşünecek vaktin olmuyor, boş boş işlerle uğraşmıyorum. Her şeyden önemlisi erken yatıp erken kalkıyorum. Düzenli hayata bu kadar çabuk adapte olacağımı tahmin etmezdim. En üzüldüğüm nokta ise boğaziçi manzarasından uzak olmak, o manzaraya bakarken insanın ruh hali ayrı bir değişik oluyor. Boşuna büyük şairler boğaziçinden çıkmamış. En çok aradığım şey o manzarada sabahlamak, ay ışığının batışını bitirip güneşin doğuşunu izlemek. Gerçekten paha biçilemez bir şey.O manzara olmasa ne o levent trafiği çekilir, ne de aşk acısı çekilir ne de o ağır dersler. Her şeyi güzel yapan kesinlikle güney kampüs ve eşsiz manzarası, en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere...

7 Nisan 2013 Pazar

boğaziçi

Dün akşam bu saatlerde
eski dostlarla boğaziçindeydim.
Her bir dost boğazın en güzel köşelerinde
Kuleli,
eski köprü, yeni köprü,
karşıda adını bilmediğim taş yalı,
biraz üzerinde adile sultan
yanımda her daim uzaktan izlediğim ihtiyar hisar,
dertleşiyorduk hep beraber,
uzaktaki kız kulesini izlerken.
Hepsi seni soruyor,
nerede diyorlar  deniz gözlü kız
Kim bilir diyorum onlara.
Kimse bilmez seni,
İnan!
gözlerim hep seni aradı arkadan gördüğüm sarı saçlarda.
Gerçi görsem ne fark eder ki.
Bakar mısın bana fotoğraflarda olduğu gibi?
güler mi gözlerin?
bakışların
ah o bakışların...
bir baksa gözlerime
ışıklar saçan yıldızları dizer geceme
...

5 Mart 2013 Salı

hasretinden prangalar eskittim

Ahmet Ariften, güzel bir şiir

Seni, anlatabilmek seni.

   İyi çocuklara, kahramanlara.
   Seni anlatabilmek seni,
   Namussuza, halden bilmeze,
   Kahpe yalana.

   Ard- arda kaç zemheri,
   Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
   Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...           
   Bir ben uyumadım,
   Kaç leylim bahar,
   Hasretinden prangalar eskittim.
   Saçlarına kan gülleri takayım,
   Bir o yana 
   Bir bu yana...

   Seni bağırabilsem seni,
   Dipsiz kuyulara,
   Akan yıldıza,
   Bir kibrit çöpüne varana,
   Okyanusun en ıssız dalgasına
   Düşmüş bir kibrit çöpüne.

   Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
   Yitirmiş öpücükleri,
   Payı yok, apansız inen akşamlardan,
   Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
   Seni anlatabilsem seni...
   Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
   Üşüyorum, kapama gözlerini...

13 Ocak 2013 Pazar

bu soğuk kış vaktinde, insanın sadece yatağında yatası geliyor. Bu kışı da diğer kışlardan ayıran ske ske sabah kalkmam herhalde. Bi de pazar sabahları da kalkıyorum yelkene gitmek için. Geçen senelerdeki gibi saat 2ye 3e kadar yatmak yok. Lan o değil de bir aralar neler yazmışım bloga. Depresif durumlar işte. Demekki bütün şairler falan red edildikleri için depresyona giriyorlar sonra da o kafayla yazıyorlar. Şarkı sözü yazanlarda aynı. Kitleleri sallayan şarkı yapabilmek için herhalde cok ağır siktir yemek gerekiyor. Bu konu da tarkanın şarkılarına bakınca şebonun şarkılara bakınca ne demek istediğimi anlarsınız herhalde. Ne demiş tarkan reis, "kır zincirlerini gel aşka dönelim bu gece." İşte bazı insanları bulundukları limana bağlayan ağır zincirleri var. Buna şimdiki nesil zincir demiyor da kriter diyorlar. En çok da evlendirme programlarında görüyoruz bunları, lan oradakiler direk diyor tabi kriterlerim sunlar sunlar diye. Bi de gerçek hayatta insanların içinde olup evlendirme programlarına çıkmak zorunda kalmadıkları anlardaki kriterler var. Gidersin kıza açılmaya calışırsın ya da kız sana acılmaya calışır. Mırın kırın eder bi taraf, içinde bir sürü kriter vardır. Tabi önce karşı tarafın sevgilisi var mı yok mu, onu öğrenmeye calışırsın. Var mı yok mu nasıl emin olacaksın. Direkt sormak da var tabi. Ama konuya bodoslama girmek de kolay olmuyor. Neyse o değil de sıcak cikolata mı yudumlarken kendime o hiç de sormak istemediğim soruyu sordum. Benim neden hiç meriç, kaan yağız, kaya gibi yakın samimi arkadaşlarım yokki. Lan bi arkadaşım da arasın "kanka gel caddedeyim 3 kız var, ortam var gel takılalım" yok mına koyim. Hepsi sap, üniversitedeyken börekçinin önüne bi kaç arkadaş otururduk, sonra bi bakardık 11 kişi olmuşuz, herkes erkek napalım bari maç yapalım diyorduk amk. Aslında bu olay ilk başıma ilkokuldayken gelmişti. Baktım kızlar ip atlıyor voleybol oynuyor. Bir gece de erkek arkadaşlarımı satıp kızların yanında ip atlamaya başladım. Sonra tabi baktım erkek grubundan kopmalar yavaş yavaş başladı. Gittiğim lisede de pek güzel kızla rastlaşamadık. Zaten bir kaç tane güzel kız vardı, onları da hep üst dönem sahiplendi. Neyse zaten ben de lise de mala bağlamış şekilde ders calışırdım. Çok sevdiğim kız arkadaşımı bile öss yüzünden silmiştim kafamdan. Neyse allahtan dersane fen bilimleri merkeziydi. bi de mefe gitmiştim. Hakkaten bir izmirin bir mefin bir de fbmnin kızları meşhurdur bu ülkede. Neyse liseden abazan arkadaşlarım feme gittikleri için kız görünce duvara tırmanıyorlardı. Neyseki üniversite de 1 kaç yıllık bu adamlarla takılma hatasını yaptıktan sonra doğru yola döndüm. Bi ara baya bi arkadaşım bana kız ayarlasana diyordu. Lan ben pezevenk miyim amk neyse şimdi dışarı cıkıcam, 4 tane sap arkadaşımla batak oynıcam. Bu arada özgüven herşeydir arkadaş, allah ne kadar ne verirse versin özgüveni olmayan insan silik silik gezinir. Bunu niye diyorum az önce bi arkadaşım bi kıza acılırkenki istediği akıllardan dolayıydı.

5 Ocak 2013 Cumartesi

66 sonnet

Shakespearenin ingilizcesinden Can Yücelin kalemiyle tekrar yaratılan güzel bir şiir, paylaşmak istedim.

vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
o kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen' e
vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
seni yalnız koymak var, o koyuyor adama.

12 Aralık 2012 Çarşamba

O sensin

O sensin,
çok uzaklarda olan sensin
deniz gözlerine dalmayı özledim inan
yakınındayken sana uzak olmayı özledim
aşk yelleri estiren sarı saçlarını özledim

istanbulu beraber paylaşmayı özledim
izmiri kıskanmayı özledim
gözlerindeki kimsenin görmediği boşluğa bakmayı özledim
menfaatsiz sevmeyi özledim seni
o sensin
adı rüyalarımda saklı
o sensin
aşk deyince aklıma gelen

şairler yok mu
en güzel şehirleri aşık oldukları kadının gözlerinde anlatan
divaneler yok mu
bir tek göz yaşı damlası için dağları delen
gamsızlar yok mu
ne yaparsan yap aynı

ah o yastığa sarılıp uyuyan ellerim
sensiz olan istanbula bakan gözlerim
ancak fotoğraflardaki gülüşlerini gözlerim
dudaklarındaki tebessümü özlerim
adının geçmediği yerdeki sözlerim
anlamsız...
soğuk ellerini ısıtamayan nefesim
bam telimi sızlatıyor
sensiz...