Popüler Yayınlar

1 Haziran 2011 Çarşamba

dam üstünde saksağan vur beline kazmayı

Bu deyimi çok severim, genelde insanlar bunu atasözü sansa da deyimdir bu. Neden deyimdir? Çünkü herhangi bir deyimin görevini yapıyor. Tabii ki ayrıntılı açıklamayı yapacak değilim ama deyim yani bu. İlkokulda ortaokulda hep karşımıza çıkmıştır bu deyim. Soruda basit aşağıdakilerden hangisi atasözü değildir? evet bu değil çünkü bir yargı yok ortada. Yine günlerden bir gün eski bir arkadaşıma dalgasına sordum bu soruyu, maksat muhabbet. O da hemen atasözü dedi. Bende aynştayn edasıyla hayır dedim o deyim, atasözü değil. Ama kız boğaziçili ya, zeki ya hani o da kendinden emin şekilde deyim diyor. Neyse bir an kendimden şüphe ettim ve internete yazdım bunu, bütün forumlar benle aynı fikirde, herkes deyim diyor. Bir de TDKnın sitesine gireyim dedim, tıkladım, bir de baktımki TDKnın sözlüğünde atasözü yazıyor. O an çok fena göt olmuştum, bir an kendime lan onca yıl kandırıldın mı sen dedim? Ama hala adım kadar eminim yani. Neyse kıza tabi TDK linkini yollamadım, forumlardaki linki yolladım. Oysaki kız da internetten araştırmış. Kızda her ne kadar sarışın ve yeşil gözlü olsa da aptal değil ya zeki kız, ilk baktığı yer TDK olmuş ve orada da atasözü yazıyo. Kız gururlu bir şekilde linki bana yolladı ve göt oldun sus der gibi yaptı. Haklıydı da. Neyse sonra ben istersen iddasına girelim dedim, nasıl ispatlıcaz diyince bende istediğin edebiyat hocasına gider sorarız dedim ama o TDK başkanından daha mı iyi bilecekler dedi. Neyse bu da bana dert olmuştu. Ben de TDK mail atacam dedim. Ermeni damarım tutmuştu artık geri dönüş yok, eğer birşeye inandıysam onu almam lazım kesin almam lazım. Güzelce bir mail yazdım. ve bana iki hafta sonra TDK başkanından gelen mail
T.C.
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
Türk Dil Kurumu Başkanlığı


Sayı : B.02.1.AYK.5.02.10.00-

Konu :


Sayın Mustafa GULAP


İlgi:27 Şubat 2011 tarihli yazı.


'Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı' kalıp sözü dizgisel bir yanlışla atasözü olarak belirtilmiştir. Uyarınız dikkate alınarak bu kalıp söz deyim olarak düzeltilmiştir.
Bilgilerinizi rica ederim.




Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN
Türk Dil Kurumu Başkanı

adamlar sadece siteye değil bastıkları sözlüğe de yanlış yazmışlar. Sitedeki yanlışı da hala düzeltmemişler ama. Devlet kurumu işte ne beklersin. Neyse ben görevimi yaptım ve bir yanlış düzeltildi. Tabii bu maili direk arkadaşıma da attım. Way anasını der gibi bir cevap verdi. Her neyse dam üstünde saksağan vur beline kazmayı,
yani madem öyle yol yakınken dağdan kestim kereste

31 Mayıs 2011 Salı

okyanus ötesindeki hayranıma

:P
diye başlamak istiyorum.
Okyanus ötesinden benim blogumu sürekli takip eden arkadaş kim ya çok merak ediyorum. Gerçekten, bir de bu aralar almanyadan da takip ediliyorum. Türkiyeden bir haftadır bakan yok ama hergün düzenli olarak amerikadan takip ediliyorum. İlginç her kimsen mail falan bişi at be(gulap29@hotmail.com). Merak ettim amerikan seni

30 Mayıs 2011 Pazartesi

geri dönüş çilesi

alamanyadan bugün geldim. Ölmediğimize göre hayat devam ediyor. Bir sürü sınav rapor cart curt beni bekliyo hepsi içinde sadece 10 12 günüm var. Çok pis patlayabilirim. Ama inşallah patlamam. Bu sene yaz okuluna kalmak istemiyorum ya. Biraz staj yapıp biraz gezmek istiyorum. İnşallah öyle de olur. Ölmekten bahsettim ya ölünce bu dünyanın çilesi bitiyor. Ama ölmeyipte hasta olunca çok fena. Ben de almanyaya gittiğim gün her zamanki rahatsızlığım nüksetti. İçtiğim suyu bile kusuyordum. Ama bu öyle kusma değil, böyle ter akıta akıta sanki bağırsakların dışarı çıkacak gibi kusmak. O an ölmek istedim ya 1 gün yataktan kalkamadım. Gözlerim karardı, normalde istanbulda olsam hastaneye gidip serum takana kadar kendime gelemezdim. Bu sefer daha da kötü oldum ama işte gavur memleket. Neyse hastaneye gideyim dedim, zar zor bir tane buldum girdim içeri acile gittim. doktora derdimi anlattım o da dışarıdaki bi kliniğe yönlendirdi. Neyse gittim kliniğe kapalıydı. artık hastane arayacak halim kalmamıştı. Bir powerade içtikten sonra trene binip seftenberge geldim. Allaha dua ede ede iyileşmeye çalıştım. Önce tabi kötü alışkanlıklarından tövbe ediyor insan :) Adamların trenleri bir tuhaf ya 8 saatlik yolu 3kez aktarma yapma zorunda kaldım hele yaptığım bir aktarma çok komikti. Arka vagondan görevli tarafından indirildim öndeki vagona bindirildim. Arka vagon bayrutha gidiyormuş ön vagon dresdene. Çok ilginçti. Neyse bi ara da makinistsiz gittik o da iyiydi baya. Her neyse iyileşmem 5 6 günü buldu. Artık sıkıldım bu reflüden ama yapacak birşey yok. İnsan böyle hastalanınca her şeyi unutuyormuş walla sadece iyileşmek ya da ölmek istiyormuş. İlk hatırlanan ise tabiiki yüce yaradan, ama iyileştikten 2 gün sonra şükretmesini tekrar unutuyoruz. O yüzden hastalandığım için bazen seviniyorum. Çünkü bana unuttuğum değerlerimi tekrar hatırlattığı gibi gereksiz değer verdiğim şeylerin gerçekten de gereksiz olduğunu da hatırlatıyordu. Neyse yarıştan bahsedeyim, bu sene yarıştaki kızlar pek güzel değildi. Yani güzelleri vardı ama nerde 2009daki kızlar :P. Ama tabii sempatik tavırlarım yine bir sürü avrupalı dost kazanmamı sağladı. Dostuluğunu kazanmayı en çok sevindiğim insan ise Sarah oldu. Bir ingiliz kızı, ela gözlü. O kadar tatlı konuşuyorki insanın saatlerce konuşası geliyor. Tabi UK aksanından ötürü kız hızlanınca anlamıyıp tekrar soruyordum ama olsun yani o da beni sevdi baya, tekrar ederken hiç üşenmedi :P Yunanlı İtalyan cocuklarla da iyi arkadaşlıklar kurduk. Derecemizi de geçen seneye göre geliştirdik. Hasta olmasam her şey daha eğlenceli olabilirdi. 3 senedir hep almanyaya gittik seneye amsterdamda olmasına çok küfür ettim. Büyük ihtimal seneye bu işle uğraşmayacağım. Ne olurdu bu sene de amsterdam da olsaydı be -_-
Ancak çok fena sıçtım an itibariyle 5 tane hayvan gibi finalim var ve cok az zamanım var. Allah yardımcım olsun.
Aynanın en güzel şarkılarıyla sabah ışıklarını görmek güzel ama artık uyuma vakti geldi

21 Mayıs 2011 Cumartesi

yolculuk öncesi

Yine bir yolculuk arefesindeyim. Sabah Almanya'ya gideceğim. Bu sefer munihe gideceğim.
Ne zaman yolculuğa çıkacak olsam içim bir tuhaf olur. Hele bir de uçak yolculuğu iyice kıllandırır. Uçak düşerse hepimiz öteki taraftayız. İstisnalar kaideyi bozmaz tabi. Ama ölürsem aklım sende olarak ölecek. Yaşarsam da unutana kadar öyle olacak. Tabi sen buraları okuyor musundur bilemem. Aman her neyse önemli değil okusa da okumasa da bir şey farketmeyecek. Neyse işte ölürsek buna hazır mıyım ben aslında çok da kötü bir insan değilim. Yanacaklarımı yanar sonra öteki yere geçeriz heralde. Zaten yaşadığım dünyadan iğreniyorum. O kadar acımasız ki bu dünya kaldıramıyor bünyem. Bu yüzden hatalarımla sevaplarımla hazırım ölmeye. Yok eğer ölmezsek geri gelirsek yine sınavlar falan filan devam edecek. Kısacası show must go on :)

20 Mayıs 2011 Cuma

her aşık bir şeyler söylemiş

Her aşık olan aşkı için bir şeyler söylemiş.
bob böyle şeyler söylemiş..
o'nun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de. daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa -kabul edersin ki; insanlar hata yaparlar- onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir -kalbini. yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve o yokken özlediğini bil."
ya Oscar Wilde ne demiş?
Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez!!!

oskar kardeşim baya birşeyler yazmış

peki ya siz ne söylediniz? Ben ne söyledim. Gerçekten kaçımız aşık olduk. Yoksa aşk koca bir yalan mı? Aşk beğendiğimiz beden hayalimizdeki ruh mu? Yoksa gözlerimizi kör eden bir yıldız mı? ya da bir büyü mü? yoksa aşk bir tesadüf mü?
yoksa yalan dünyanın aşkları da mı yalan? Eşli yaratılmışız işte eşimiz olmadan sanki bir şeyler eksiktir bir yerlerimizde. Her yerde onu ararız. Belki bir ömür belki yanı başımızda, belki de elimizin tersiyle kovmuşturuz.
Aslında güzel bir şarkıya benzer aşk ama kolay mı güzel bir şarkı yazmak?
gece rüyalarından atamadığın,
gündüz aklından çıkaramadığın,
kendi derdinden çok onunkini düşündüğün andır işte, ingilizlerin dediği gibi "fall in love" aşkın içine düşmektir birazda. Aptallaştığın andır. Eğer gerçekten aşıksan, aşık olduğun kızın sevgilisiyle görüp çok yakışmışlar diyebilmelisin. Yoksa sadece kendini düşünen bir bencildirsin. Her neyse ben de aşkımı anlatmak isterdim ama o kadar duygusuz bir kıza aşığım ki söyleceğim her söz nefesimde düğümleniyor. Gözlerim körken artık konuşamıyorum da; kulaklarımla rüzgarın sesini dinliyorum. Lodosu bekliyorum alsın götürsün beni buralardan en hırçın dalgaların arasından geçirsin ıssız sahillere vursun ama bir daha beni geri getirmesin.

çekilin mühendisim ben

evet şu cümleyi kullanamamak 3 yıldır okuduğum mühendislik bölümünde bana en çok koyan şeylerden biri :P
mesela bir yaralı var
oradan hemen biri koşuyor çekilin doktorum ben, tabi bi de piç piç sırıtır yanındakilere, gerizekalılar ben olmasam adam ölecek, siz ne sike yararsınız tadında bakışları vardır hele birde yaralıyı kurtarırsa ooww o zaman iyice bir götü kalkmışlık alır ki onu kimse artık indiremez.
peki ya polisler, bir kavga çıkınca açılın polisim ben cart curt diye gelirler. Adamda birden başbakan edası belirir hele bu polisler grup halinde gelirlerse kavgayı ayırmak yerine kavgaya karışıp istedikleri adamı joplayabilirler.
avukatlarda keza öyle
ya onu bırakın bugün bi deprem oldu. Etrafta hemen jeologlar belirdi. Hepsinde bir biz biliyorduk edası vardı. 30 yıl içinde deprem olacak diyip olan depremi bilmişlik havası da süper birşey. Bütün tvler hemen onları çıkarır programlara ve sorarlar peki şimdi ne olacak? Ne olacak amk hayatımıza devam edicez deprem her zaman olan bir şey ki bence 4 5 arası olanlar zevklide neyse mesele o değil deprem oluyor bunlar sanki depremde yaralıları kurtaran akutlar amk direk heryerdeler akıl fikir veriyorlar. Bu s2msonik bilimin bile böyle bir alanı var. Ya bilimin içeriğine lafım yoksa adı çok kötü bide jeoandri jeogami gibi daha tuhafları da var.

Şimdi gelelim bizim ilgi alanımıza, mesela evde çamaşık makinesi bozuldu. Orda hemen atlayıp çekilin ben yaparım ben mühendisim diyemiyorsun. Hatta oglum gel yap şunu o kadar makine mühendisisin dediklerine. "ne alakhası var yawww biz mühendisiz tamirci değiliz deriz." Aslında o aleti tamir edip karşılarına geçip ben yaptım havasına bürünmek isteriz ama hakkaten biz tamirci değiliz. Okulda onu öğretmediklerini anlatamıyoruz. Böyle bir durumla karşılaşıldığında akrabalarınız komşularınız aileniz gibi insanlar önce
okuduğumuz okula
aldığımız diplomalara
bizi okutan hocalara
ve daha bir çok şeye söverler.
Ve ardından usta gelir yapar. Usta sizin mühendis olduğunuzu da anlarsa aman allahım göt kalkmışlığının zirvesine tırmanır adeta usta. Hmps yapar önce oglum siz istediğiniz kadar okuyun biz hayat üniverzitezinden mezunuz falan demeye getirir lafı. Sonra o da okusa o daha iyi olacağını falan söyler. Böyle işte usta da birden doktordaki duruma döner.
ama ne yazıkki
o kadar thermo heat fluid mukavemet gibi baba dersleri veren adam koskoca mühendis olur sana müyendis. Hele bunun bilgisayar versiyonu çok da ağırdır. :D Bilgisayar bozulduysa ilk önce bil. mühendsi arkadaşa gider bilgisayar ama o garibimde sen ben gibi kullanır bilgisayarı, hatta bazıları format atmayı bile bilmez tabi bu onları öküzlüğü neyse ama donanımda bir sorun çıktıysa harbidende bilgisayar mühendisi de olaya sen ben gibi bakar. Ama işte yurdum insanı olaya öyle bakmaz.
Neyse
çekilin mühendisim ben

16 Mayıs 2011 Pazartesi

bugün

Bugün içimde nedense bir kıpırtı var.
Her zamanki gibi saat 2de uyandım, kahvaltımı yaptım kuzey kantinde ve gri pasaportumu almak üzere belgelerimi emniyete götürdüm. İstanbul Emniyet müdürlüğündeki polis memuru şuana kadar gördüğüm en iyi polis memurlarından biriydi belkide. Neyse aksarayda kendime bir kaç tişört aldıktan sonra spor salonuna gittim sporumu yaptım ve odaya geldim 1.5 saattir ders çalışmaya başlıcam :D zaman ne çabuk geçiyor hiç anlamıyorum. Ama başlamadan önce nedense içimde bir kıpırtı var. Hiç çalışmadım yarın 3te sınav bu gece çalışacağım umarım. Bu sınavıda hallettikten sonra raporlarımı yapıp, Muniche doğru uçacağım anlaşılan :):) biraz ders çalışayım yine karalayacağım buralara birşeyler iyi geliyor walla... herkese bir blog açmasını tavsiye ederim :P