Popüler Yayınlar

31 Mayıs 2011 Salı

okyanus ötesindeki hayranıma

:P
diye başlamak istiyorum.
Okyanus ötesinden benim blogumu sürekli takip eden arkadaş kim ya çok merak ediyorum. Gerçekten, bir de bu aralar almanyadan da takip ediliyorum. Türkiyeden bir haftadır bakan yok ama hergün düzenli olarak amerikadan takip ediliyorum. İlginç her kimsen mail falan bişi at be(gulap29@hotmail.com). Merak ettim amerikan seni

30 Mayıs 2011 Pazartesi

geri dönüş çilesi

alamanyadan bugün geldim. Ölmediğimize göre hayat devam ediyor. Bir sürü sınav rapor cart curt beni bekliyo hepsi içinde sadece 10 12 günüm var. Çok pis patlayabilirim. Ama inşallah patlamam. Bu sene yaz okuluna kalmak istemiyorum ya. Biraz staj yapıp biraz gezmek istiyorum. İnşallah öyle de olur. Ölmekten bahsettim ya ölünce bu dünyanın çilesi bitiyor. Ama ölmeyipte hasta olunca çok fena. Ben de almanyaya gittiğim gün her zamanki rahatsızlığım nüksetti. İçtiğim suyu bile kusuyordum. Ama bu öyle kusma değil, böyle ter akıta akıta sanki bağırsakların dışarı çıkacak gibi kusmak. O an ölmek istedim ya 1 gün yataktan kalkamadım. Gözlerim karardı, normalde istanbulda olsam hastaneye gidip serum takana kadar kendime gelemezdim. Bu sefer daha da kötü oldum ama işte gavur memleket. Neyse hastaneye gideyim dedim, zar zor bir tane buldum girdim içeri acile gittim. doktora derdimi anlattım o da dışarıdaki bi kliniğe yönlendirdi. Neyse gittim kliniğe kapalıydı. artık hastane arayacak halim kalmamıştı. Bir powerade içtikten sonra trene binip seftenberge geldim. Allaha dua ede ede iyileşmeye çalıştım. Önce tabi kötü alışkanlıklarından tövbe ediyor insan :) Adamların trenleri bir tuhaf ya 8 saatlik yolu 3kez aktarma yapma zorunda kaldım hele yaptığım bir aktarma çok komikti. Arka vagondan görevli tarafından indirildim öndeki vagona bindirildim. Arka vagon bayrutha gidiyormuş ön vagon dresdene. Çok ilginçti. Neyse bi ara da makinistsiz gittik o da iyiydi baya. Her neyse iyileşmem 5 6 günü buldu. Artık sıkıldım bu reflüden ama yapacak birşey yok. İnsan böyle hastalanınca her şeyi unutuyormuş walla sadece iyileşmek ya da ölmek istiyormuş. İlk hatırlanan ise tabiiki yüce yaradan, ama iyileştikten 2 gün sonra şükretmesini tekrar unutuyoruz. O yüzden hastalandığım için bazen seviniyorum. Çünkü bana unuttuğum değerlerimi tekrar hatırlattığı gibi gereksiz değer verdiğim şeylerin gerçekten de gereksiz olduğunu da hatırlatıyordu. Neyse yarıştan bahsedeyim, bu sene yarıştaki kızlar pek güzel değildi. Yani güzelleri vardı ama nerde 2009daki kızlar :P. Ama tabii sempatik tavırlarım yine bir sürü avrupalı dost kazanmamı sağladı. Dostuluğunu kazanmayı en çok sevindiğim insan ise Sarah oldu. Bir ingiliz kızı, ela gözlü. O kadar tatlı konuşuyorki insanın saatlerce konuşası geliyor. Tabi UK aksanından ötürü kız hızlanınca anlamıyıp tekrar soruyordum ama olsun yani o da beni sevdi baya, tekrar ederken hiç üşenmedi :P Yunanlı İtalyan cocuklarla da iyi arkadaşlıklar kurduk. Derecemizi de geçen seneye göre geliştirdik. Hasta olmasam her şey daha eğlenceli olabilirdi. 3 senedir hep almanyaya gittik seneye amsterdamda olmasına çok küfür ettim. Büyük ihtimal seneye bu işle uğraşmayacağım. Ne olurdu bu sene de amsterdam da olsaydı be -_-
Ancak çok fena sıçtım an itibariyle 5 tane hayvan gibi finalim var ve cok az zamanım var. Allah yardımcım olsun.
Aynanın en güzel şarkılarıyla sabah ışıklarını görmek güzel ama artık uyuma vakti geldi

21 Mayıs 2011 Cumartesi

yolculuk öncesi

Yine bir yolculuk arefesindeyim. Sabah Almanya'ya gideceğim. Bu sefer munihe gideceğim.
Ne zaman yolculuğa çıkacak olsam içim bir tuhaf olur. Hele bir de uçak yolculuğu iyice kıllandırır. Uçak düşerse hepimiz öteki taraftayız. İstisnalar kaideyi bozmaz tabi. Ama ölürsem aklım sende olarak ölecek. Yaşarsam da unutana kadar öyle olacak. Tabi sen buraları okuyor musundur bilemem. Aman her neyse önemli değil okusa da okumasa da bir şey farketmeyecek. Neyse işte ölürsek buna hazır mıyım ben aslında çok da kötü bir insan değilim. Yanacaklarımı yanar sonra öteki yere geçeriz heralde. Zaten yaşadığım dünyadan iğreniyorum. O kadar acımasız ki bu dünya kaldıramıyor bünyem. Bu yüzden hatalarımla sevaplarımla hazırım ölmeye. Yok eğer ölmezsek geri gelirsek yine sınavlar falan filan devam edecek. Kısacası show must go on :)

20 Mayıs 2011 Cuma

her aşık bir şeyler söylemiş

Her aşık olan aşkı için bir şeyler söylemiş.
bob böyle şeyler söylemiş..
o'nun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de. daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa -kabul edersin ki; insanlar hata yaparlar- onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin herşeyi ver. seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir -kalbini. yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve o yokken özlediğini bil."
ya Oscar Wilde ne demiş?
Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez!!!

oskar kardeşim baya birşeyler yazmış

peki ya siz ne söylediniz? Ben ne söyledim. Gerçekten kaçımız aşık olduk. Yoksa aşk koca bir yalan mı? Aşk beğendiğimiz beden hayalimizdeki ruh mu? Yoksa gözlerimizi kör eden bir yıldız mı? ya da bir büyü mü? yoksa aşk bir tesadüf mü?
yoksa yalan dünyanın aşkları da mı yalan? Eşli yaratılmışız işte eşimiz olmadan sanki bir şeyler eksiktir bir yerlerimizde. Her yerde onu ararız. Belki bir ömür belki yanı başımızda, belki de elimizin tersiyle kovmuşturuz.
Aslında güzel bir şarkıya benzer aşk ama kolay mı güzel bir şarkı yazmak?
gece rüyalarından atamadığın,
gündüz aklından çıkaramadığın,
kendi derdinden çok onunkini düşündüğün andır işte, ingilizlerin dediği gibi "fall in love" aşkın içine düşmektir birazda. Aptallaştığın andır. Eğer gerçekten aşıksan, aşık olduğun kızın sevgilisiyle görüp çok yakışmışlar diyebilmelisin. Yoksa sadece kendini düşünen bir bencildirsin. Her neyse ben de aşkımı anlatmak isterdim ama o kadar duygusuz bir kıza aşığım ki söyleceğim her söz nefesimde düğümleniyor. Gözlerim körken artık konuşamıyorum da; kulaklarımla rüzgarın sesini dinliyorum. Lodosu bekliyorum alsın götürsün beni buralardan en hırçın dalgaların arasından geçirsin ıssız sahillere vursun ama bir daha beni geri getirmesin.

çekilin mühendisim ben

evet şu cümleyi kullanamamak 3 yıldır okuduğum mühendislik bölümünde bana en çok koyan şeylerden biri :P
mesela bir yaralı var
oradan hemen biri koşuyor çekilin doktorum ben, tabi bi de piç piç sırıtır yanındakilere, gerizekalılar ben olmasam adam ölecek, siz ne sike yararsınız tadında bakışları vardır hele birde yaralıyı kurtarırsa ooww o zaman iyice bir götü kalkmışlık alır ki onu kimse artık indiremez.
peki ya polisler, bir kavga çıkınca açılın polisim ben cart curt diye gelirler. Adamda birden başbakan edası belirir hele bu polisler grup halinde gelirlerse kavgayı ayırmak yerine kavgaya karışıp istedikleri adamı joplayabilirler.
avukatlarda keza öyle
ya onu bırakın bugün bi deprem oldu. Etrafta hemen jeologlar belirdi. Hepsinde bir biz biliyorduk edası vardı. 30 yıl içinde deprem olacak diyip olan depremi bilmişlik havası da süper birşey. Bütün tvler hemen onları çıkarır programlara ve sorarlar peki şimdi ne olacak? Ne olacak amk hayatımıza devam edicez deprem her zaman olan bir şey ki bence 4 5 arası olanlar zevklide neyse mesele o değil deprem oluyor bunlar sanki depremde yaralıları kurtaran akutlar amk direk heryerdeler akıl fikir veriyorlar. Bu s2msonik bilimin bile böyle bir alanı var. Ya bilimin içeriğine lafım yoksa adı çok kötü bide jeoandri jeogami gibi daha tuhafları da var.

Şimdi gelelim bizim ilgi alanımıza, mesela evde çamaşık makinesi bozuldu. Orda hemen atlayıp çekilin ben yaparım ben mühendisim diyemiyorsun. Hatta oglum gel yap şunu o kadar makine mühendisisin dediklerine. "ne alakhası var yawww biz mühendisiz tamirci değiliz deriz." Aslında o aleti tamir edip karşılarına geçip ben yaptım havasına bürünmek isteriz ama hakkaten biz tamirci değiliz. Okulda onu öğretmediklerini anlatamıyoruz. Böyle bir durumla karşılaşıldığında akrabalarınız komşularınız aileniz gibi insanlar önce
okuduğumuz okula
aldığımız diplomalara
bizi okutan hocalara
ve daha bir çok şeye söverler.
Ve ardından usta gelir yapar. Usta sizin mühendis olduğunuzu da anlarsa aman allahım göt kalkmışlığının zirvesine tırmanır adeta usta. Hmps yapar önce oglum siz istediğiniz kadar okuyun biz hayat üniverzitezinden mezunuz falan demeye getirir lafı. Sonra o da okusa o daha iyi olacağını falan söyler. Böyle işte usta da birden doktordaki duruma döner.
ama ne yazıkki
o kadar thermo heat fluid mukavemet gibi baba dersleri veren adam koskoca mühendis olur sana müyendis. Hele bunun bilgisayar versiyonu çok da ağırdır. :D Bilgisayar bozulduysa ilk önce bil. mühendsi arkadaşa gider bilgisayar ama o garibimde sen ben gibi kullanır bilgisayarı, hatta bazıları format atmayı bile bilmez tabi bu onları öküzlüğü neyse ama donanımda bir sorun çıktıysa harbidende bilgisayar mühendisi de olaya sen ben gibi bakar. Ama işte yurdum insanı olaya öyle bakmaz.
Neyse
çekilin mühendisim ben

16 Mayıs 2011 Pazartesi

bugün

Bugün içimde nedense bir kıpırtı var.
Her zamanki gibi saat 2de uyandım, kahvaltımı yaptım kuzey kantinde ve gri pasaportumu almak üzere belgelerimi emniyete götürdüm. İstanbul Emniyet müdürlüğündeki polis memuru şuana kadar gördüğüm en iyi polis memurlarından biriydi belkide. Neyse aksarayda kendime bir kaç tişört aldıktan sonra spor salonuna gittim sporumu yaptım ve odaya geldim 1.5 saattir ders çalışmaya başlıcam :D zaman ne çabuk geçiyor hiç anlamıyorum. Ama başlamadan önce nedense içimde bir kıpırtı var. Hiç çalışmadım yarın 3te sınav bu gece çalışacağım umarım. Bu sınavıda hallettikten sonra raporlarımı yapıp, Muniche doğru uçacağım anlaşılan :):) biraz ders çalışayım yine karalayacağım buralara birşeyler iyi geliyor walla... herkese bir blog açmasını tavsiye ederim :P

15 Mayıs 2011 Pazar

rainymood

http://www.rainymood.com/

evet linkini verdiğim site yağmurlu havaları seven insanlar için birebir. Şuan kulaklıklarım takılı harbiden de o havayı veriyor. Zaten yağmuru çok severim ben asla şemsiye kullanmam havalarda bu aralar çok güzel yaz gelse de yağmur yağsa işte o en güzeli tıpkı kış güneşi gibi

14 Mayıs 2011 Cumartesi

her şeye rağmen

atv'de cuma günleri yayınlanan gerçekten güzel bir dizi. Diziyi özet geçeyim önce aşk , intikam falan filan. Dizinin senaryosu gerçekten güzel ilk 8 bölümünü izledim ezelden sonra atvde beğenerek izledğim ikinci dizi. İzlemenizi tavsiye ederim demokrat partinin kuruluş yıllarında geçiyor. Chp statükosunun tüm yurdu esir aldığı bir dönem bu, ismet inönü dönemini chp iyi anlarsa neden hiçbir zaman halk tarafından seçilemediğini de çözer. Cumhuriyet kurulduktan sonra ki önce cumhuriyetin nasıl kurulduğuna bakmak lazım neyse o cok uzun hikaye kurulduktan sonra ülkede bir aristokrat zümresi meydana geldi bunlar genelde şehirde yaşayanlar bir de köylüler bunlarda bildiğin köle örneğin bir köylü 10 liradan sadece 2 ekmek alabilirken bir şehirli 2 liraya sınırsız ekmek alabiliyordu. Ayrıca köylüysen ikinci insan muamelesi görüyordu. Bunları bana 80 yaşını aşmış dedem anlatmıştı, dizide de bunları az çok görebiliyoruz. Köylülerin kurduğu cumhuriyet birden balolarda eğlenen şakşakçıların eline geçmiş. Neyse izlemenizi tavsiye ederim. Ayrıca dizinin ana konusu da gayet güzel, her şeyi yazmayalım gözler görsün kalanlarıda..

12 Mayıs 2011 Perşembe

yalın kalmış bir yazı

yine anlamsız bir başlık atarak başladım yazdıklarım saat an itibariyle 04.53 5e kadar yazıyı yetiştirip tam 5te uyumak ve saat tam 11de kalkmak hedefim. Bu sefer bunu başaracağım inanıyorum. Neyse kaç gündür birşey yazamıyordum buraya, kaç gündür arabayı tamamlamaya çalışıyorduk. Yarında testleri yapıp almanyaya yolcu edeceğiz. 2 hafta sonrada biz akacağız. Bu seferde inşallah bir aksilik çıkmaz. Neyse bunuda geçtim, buraya neden birşeyler karalayacağım bugün onu söylemeden önce inci sözlükteki sol framede yalnız nedir başlıklı konu hortlamış gene, radyoda da slow türk açık, harbiden yalnızlık nedir ki? Bu soruya verebileceğim bir yanıt yok ama incideki bir kaç tane tanım hoşuma gitti. biri turkcellden mesaj gelince heyecan yapmak, öteki telefonu saat niyetine kullanmak. Çok şükür o kadar da yalnız değiliz :) Bedenim her ne kadar yalnız olmasa da ruhum benimde yalnız aslında. Uzaklardan bakıyor etrafa ama yok yani ufuktan çoktan kayboldu. Yapacak bir şey yok deniz kokan yeşilliklerde bekleyeceğiz. Neyse bugün yine yakından tanıdığım bir dostun 20 gram uğruna satışına şahit oldum. Ulan altının 20 gramı bile bu kadar değerli değildir herhalde. İyice iğreniyorum şu yaşadığım şu dünyadan ama yapacak bir şey yok yine ölene kadar bekleyeceğiz.
çürüyen duygularımı yeşerten yağmurları bana veren bulutlar; çekilmediler güneşin önünden artık erezyona uğruyo her bir parçam, birdaha yeşeremeyecekler gibi...
2011 hayatımın en iğrenc yıllardan biri olacak resmen GS bu kadar kötü, herşeyimde gs kadar kötü

5 Mayıs 2011 Perşembe

öylesine bir şey

Hani hep kendini farklı sanarsın ya. Yani sen farklı sanarsın diğer insanlardan kendini. Hele bu bizim millette artık nerede öğretiliyor bilmiyorum ama böyle bir adet var işte. Örneğin siyasete gelince olay herkes başbakan kesilir öyle bakan falanda değil ha başbakan. Her şey ondan sorulur kafasına göre takılır. Askere gelince olay ulan ben general olsam şöyle bitirirm terörü israile saldırırım yunan adalarını alırım cart curt. Her konuda böyle komikliğe gelince herkes cem yılmaz olur birden. Çoğu insan kendini yakışıklı görür en az kenan imirzalıoğlu kadar. Bu durum kızlarda çok daha barizdir. Kimse aynaya bakmıyor herhalde ya da işte bir şekilde insan dünyanın çilelerine katlanabilmek adına kendini kandırıyo olabilir. Yoksa yok yani bir tane daha shakira :) Sonra tabi aşık olursun bir kıza, şansın var iyi bir birlikteliğiniz başlar yoksa uzaktan seversiniz unutana kadar. Ama mesele bu değil mesele, kızın diğer kızlardan farklı olmasıdır. Hani sen seviyorsun ya eğer sen farklıysan senin sevdiğinde farklı olmalıdır. Mesela ilk çıktığı çocuk kesin sensindir. Ya da en cok sana aşık olmuştur. Ya da ilk senle öpüşmüştür tabi seviye gittikçe de düşebilir... :) bir bakmışsınız siz onun ilk kocası bile değilsiniz. Olabilir yani her şey bizim için sonuçta, ama herkes kendini kandırır işte. Sorarsın nasıl lan kız dersin. Çok iyi abi, diğerlerinden çok farklı namuslu, titiz .... sonra beni çok seviyo çok mutluyuz falanla başlıyor. Ya da abi kız çok güzel ya kız çok zeki kız bilmem ne bilmem ne çoook çoook iyi o yüzden beni zaten seçmezdi kız çok farklı abi falan dersin avutmaya çalışırsın. Ama buradan o kişiye Hasssiktir diyorum. Neyse bir gökyüzüne bakalım şimdi de. Bizim görebildiğimiz binlerce yıldız göremediğimiz milyonlarca yıldız her yıldızın gezegenleri her gezegenlerin uyduları bir de tabi binlerce yıldıza sahip galaksiler. Kainat böyle işte her yıldızın etrafında dönen gezegenler her yıldızın etrafında döndüğü galaksiler. Ve biz o gezgenlerdeki milyarlca insandan biriyiz. Baktığımız zaman evet herkes farklı ama o fark nedense herkesde aynı. Söylemek istediğim kainatta şuana kadar yaşamış insana denk gelecek sayıda yıldız var ve yine buradan baktığımız zaman aslında hepsi sanki bizim için aynı. Yaklaştıkca farklarını farkediyorsun ama bunlar pek senin istediğin gibi çıkmıyor mesela. Sonra o çok mutluyuz abi sonsuza kadar beraberiz bu kızla lafı birden abi onunla geçirdğim her ana lanet olsun der durumuna düşebiliyor. Belki mahşerde herkese bir gezegen verilecek. Biri dünya gibi şelaleri yeşillikleri olan ya da güneş kadar sıcak ya da buz gibi gezegen. Belli mi olur? Ya da cennet te cehennemde dünya ölen beden sorgusun ardından duruma göre tekrar dünyaya yollanıyor başka beden halinde ve günahlarını değişik şekilde çekiyor, hiç belli olmaz bu işler. Neyse konumuzu saptırmayalım. Konumuz farklı olmak, işte bu farklı olmak bakılan yere göre değişen bir şey. Abi bu farklı dedğin aslında en az herkes kadar aynıymış.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Tatil değerlendirmesi

23 nisan paskalya ve 1 mayıs tatillerini kapsayan uzatılmış "breakimiz" Ve işte an itibariyle bitmiş. Yok artık öyle saat 2ye 3e kadar kalkıp gezip tozmak internette boş boş gezmek. En son perşembe bir şeyler karalamışım. Vakit ne kadar da çabuk geçiyor be bir bakmışım yaş 50 olmuş saçlar gitmiş göbekli bir adam olarak bugün yazdıklarımı okuyorum. Acaba o zaman bugünleri nasıl okuyacağım çok merak ediyorum. Kel göbekli godoman bir patron olarak mı bi dakka lan godoman olursam kesin saç ektiririm kel kalmam heralde amk. Ya da yakışırsa kızlar öyle hasta olursa bana kelde kalabilirim. Yok ya siksen asla param varsa giderim en iyi saç ekim merkezinde ektiririm ben o saçları. Hele en çok özendiğim saç tipinden, arka sokaktakilerdeki yok lan arka sıradakilermiydi ya da arka sokaklar herneyse orda bi komser vardı adı murat uzun boylu gür saçlı. Boyu uzun olduğu için mi yakışıyordu acaba ona o saçlar ya da o adam kel olsa da yakışıklı olur mu? Neyse mesele o değil mesele benim saçlarımın doğduğumdan beri seyrek olması, neyse godaman olursa bu sorunu çözerim arkadaş ben. Allaha şükür dökülmüyorlarda, dökülmedikleri sürece başımın tacılar.. Ya bir de zengin bir adam değilde, herhangi bir fabrikada mühendislik yapan ortalama bir ücret alan göbekli kirli sakallı saçları arkada kalmış ama rengi ağarmamış biri olarak okursam bugün yazdıklarımı? O da olabilir ben ona da hazırlıklı olayım. Öncelikle aklıma sıçayım derim, o zamanlar o kızı ne kadar düşünüyordum diye. Düşündünde ne oldu amk derim. Öteki tarafada çalışmadın doğru düzgün gençliğinde bu tarafa da ders çalışmaktan yanlış kızlara gönlünü kaptırmaktan gençliğnin en güzel yaşlarını mal mal harcadın derim. Ya da bi dakka lan ben minyonum sonuçta 50 yaşında bir tarkan gibi neden olmiyim. Ağaran saçları siyaha boyatırım. Sakalları da kızıla, çok iyi çok da güzel olur amk. Evlenmiş olurum herhalde o yaşta. Eğer aradığım kadını bulamamış(ela-yeşil-gri(fin rus ukrayna menşeili) ya da türk ama balkan göçmeni ya da beyaz tenli ama gözleri renkli saçı da sim siyah ya da kızıl tabi dırdır falan olmazsa süper olur. 2009dan 40 yapacak kadar zeki olmasına falan da gerek yok zaten çok zeki kadını napacaz. Tabii zengin olur altıma bi bmw falan çekebilecekse zekide olabilir.) ve akrabaların zoruyla bi kadınla evlenmişsem belli bi yaştan sonra eşim benm için yemek hazırlama aracınada dönüşmüş olabilir. Tabi bu devirde öyle bir kadında yanımda cok durmaz herhalde. Herneyse ne diyordum ben bir rapor daha bitti bi ödev bi tane daha rapor var yazılması gereken ama saat olmuş 4 artık yatalım. Her sabahki gibi saati 8.30a kuruyorum. Bu sefer allahın izniyle kalkazam inzallah. Eğer şu sabah kalkma olayını varya 10 dakka ileri ala ala 11 12 13 14 artık duruma göre o saatte uyanmazsam varya. O eşik noktasını kırarsam varya ben bu dünyanın a. korum walla korum. Şu son yazdığımdan bende bi bok anlamadım. Özet geçeyim 8.30a kurduğum saatte yani 8.30da kalkarsam ben bir vehbi koç olurum. Zeka var bende ama okumak bana göre değil. Bugün ben çırakken bi bakmışım yarın benimde çıraklarım olur. Neden l1de berberde 2 gün çalışıp kaçtığım berberde bu mentaliteyle durmadım bilmiyorum. Ustaya bakacağıma hep yoldan geçen kızlara baktım ya tabi birşey öğrenemedik. Zaten o gün kendime söz verdim lise bitince saç traşına senede 1 kez gideceğim diye. Şuan ne güzel benmde çıraklarım olacaktı. Manuf falan filan uğraşmayacaktım. Gündüz iş akşam internet cafede frp oyunları oynayacaktım. Bu okul yüzünden frp oyunlarıda oynayamıyorum. Halbuki wow hiç oynamadım. Hep kınayt oynadık biz gerçi ben kınayta hiç kınayt demedim knigte diyen duydum gınayt diyen duydum ama naytı hiç duymadım. Ama cok şükür ingilizceye hazırlıkta iyi çalışmıştım. Bu arada know fiiline hepimiz kınow demiştiriz vırite de dedik way anasını nerdeeeen nereyeeee şimdi ingilizce yazıp okuyoruz gerçi profu c ile geçtik ama hep o ko yüzünden 75 oldumda ne oldu sattık çarı adam gibi pk bile yapamadık hem muharrem yüzünden :D gerçi düpte yoktu amk sefil sefil geziyordu çar. dupeyi biliyorken öss çalışıyorduk tam üniv kazandık dupe olayı bitti. Neyse çok şükür hazırlkta çarı satıp kurtuldum o oyundn. Ama bi wow oynamak isterdim yani ah be makine mühendisliği naptın siz bana. Yazının sonunu getiren arkadaş lütfen bana mail mesaj falan filan atsın ona buraya kadar okudğu için şükranlarımı sunacam... ^^