öncellikle selam
ilk yıllık izinimi tamamlayıp işe geri dönüyorum. Dönmeden önceki son pazarımda da öyle dinlenirken bloga bir şeyler karalamak istedim. Öncelikle marmarise gitmeyin, kötü cok kötü bi yer tatil bölgesi değil de sanki caddebostan sahilindesiniz. Neyse bir günlük yanlış tercih sonrası bodrum gümbete gittik. Bildiğimiz yer olduğu için rahat ettik. her gün başka bir hikaye ^^ değişik değişik insanlarla tanıştık, arkadaş kimseye anlatma dediği için ne yazıkki buraya yazamıyorum ama her biri, birbirinden daha ilginç hikayeler ^^),
neyse artık başka bir tatil'de tekrar görüşmek üzere,
bu arada ben hala o kızı unutamadım amk :((((((((((((((((
Popüler Yayınlar
-
Bu deyimi çok severim, genelde insanlar bunu atasözü sansa da deyimdir bu. Neden deyimdir? Çünkü herhangi bir deyimin görevini yapıyor. Tabi...
-
Evet gençler, yanlış duymadınız benjamin. Ünlü japon futbolcu benjamin. Liseliler sittin sene hatırlamaz zaten yaşıtlarım da hatırlamıyor. B...
-
Bu özet kullanılabilir değil. Yayını görüntülemek için lütfen burayı tıklayın.
-
galatakulesiyim ben kalabalığın arasından sana bakmaya çalışıyorum sana, kız kulesine.. boğazın inci tanesine mavilikler arasından yeşil...
-
bırakalım dünyayı gözlerimiz gülsün dudaklarımız dudaklarımız konuşmasın dudaklarımız açılmasın yıldızlara bakalım gözlerimiz gülsün, ...
-
Evet lise birinci sınıfta tanıştığım oyunun adıdır kendisi. Çok vaktimi çaldı benden, hatta hayatımın kırılma anlarından biridir bu oyun. Bu...
-
saat 3.30a geldi ben rapor yazacam diye hayal ederken 3 manuf raporu ve diğer dersler beklesin umut sarıkayanın yazısını okuyorum. Sizinle d...
-
Ben bu insanları hiç anlamıyorum. Dışarıda kimseyi rahatsız etmeden çiseleyen yağmuru gören herkes şemsiyesini çekmiş; şemsiyesi olmayan da...
-
evet şu cümleyi kullanamamak 3 yıldır okuduğum mühendislik bölümünde bana en çok koyan şeylerden biri :P mesela bir yaralı var oradan hemen ...
25 Ağustos 2013 Pazar
13 Ağustos 2013 Salı
zaman,
kum saatinden tek tek akıyor
her birimizde bir kum tanesi
bekliyoruz aşağı inmeyi
bile bile...
soruyorum sana
gözlerimde bıraktığın hüznü
bedelini hangi banka ödeyecek?
sordum bir kere
parmaklarımdaki mürekkebi kurutan
cümlelerimi öldüren
kalbime mühür vuran
o sendeki bilinmeyen
nedir bana her fırsatta seni fısıldayan?
kum saatinden tek tek akıyor
her birimizde bir kum tanesi
bekliyoruz aşağı inmeyi
bile bile...
soruyorum sana
gözlerimde bıraktığın hüznü
bedelini hangi banka ödeyecek?
sordum bir kere
parmaklarımdaki mürekkebi kurutan
cümlelerimi öldüren
kalbime mühür vuran
o sendeki bilinmeyen
nedir bana her fırsatta seni fısıldayan?
30 Haziran 2013 Pazar
yağmurlu bir gece
Yağmurlu bir yaz gecesinden yazıyorum, fena şimşek çarpıyor. Biraz daha böyle yağarsa sel olabilir. Her neyse dostlar, beni dinlemek yazdıklarımı okumak için bloguma tıklayan sevgili tanımadığım insanlar, çok şey yazmak istiyorum, içimdekileri anlatmak istiyorum. Ama siktiğiminin türkçesi yetmiyor galiba derdimi anlatmaya. Olmayınca olmuyor demekki zorlamamak lazımmış. Havadan sudan, sikimsonik yarakkürek şeylerden bahsedeyim bari, derken en iyisi yatmak galiba.
24 Haziran 2013 Pazartesi
Yine kelimelerim yetmiyor, yine türkçem yetmiyor, sensizlik ruhumun sessizliği, uzaklaşmak senden kaçmak gitmek yetmiyor bunlar, başka yüzlerde seni aramak, hiçbiri ama hiçbiri yetmiyor
15 Haziran 2013 Cumartesi
zamanla kabuk kabuk dökülecek güzelliğne değil
yıllar geçtikçe ölmeyecek gözlerine aşık
bir beden
bakışların kelebek etkisi
gözlerin everest
kalbimde
olmuyor, unutmak olmuyor
bir kez bile sevilmeden unutulmuyor
vazgeçtim
vazgeçtim demekle olmuyor
hayır diyor bütün hücrelerin
zaman çaresizliğin afyonu
umut kanserin tek ilacı
yıllar geçtikçe ölmeyecek gözlerine aşık
bir beden
bakışların kelebek etkisi
gözlerin everest
kalbimde
olmuyor, unutmak olmuyor
bir kez bile sevilmeden unutulmuyor
vazgeçtim
vazgeçtim demekle olmuyor
hayır diyor bütün hücrelerin
zaman çaresizliğin afyonu
umut kanserin tek ilacı
8 Haziran 2013 Cumartesi
Kadıkoyde beşiktaşla eminönü iskeleleri arasındaki yolda oturdum, bir sokak sanatçısını dinliyorum. Güneş batarken eski istanbulun yeni istanbula olan küskünlüğünü gözlemliyorum. Saz sesi eşliğinde karlı kayın ormanını dinliyorum. Arada iskeleye yanaşan vapurlara bakıyorum, belki beni terkeden ruhum geri doner diye. Mapusta hani gardiyanın okudugu isim listesi varya, vapur sesleri de benim için öyle burada. Zira bende beton bloklardan kurulu bir cezaevinde gibiyim. Tek penceresi kadıkoydeki bu sahil. BAğrı yanmış haydarpaşa garı geziden çok etkilenmiş. Kulağıma fısıldadı artık hiçbir ateş beni yok edemez. Hiçbir kuvvet beni avm otel ya da başka sermaye yapamaz. Biliyoruz haydarpaşa, sen bize yadigarsın 1900lerden, bırakmayız seni kimselere.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)