Popüler Yayınlar

23 Temmuz 2011 Cumartesi

22 Temmuz 2011 Cuma

öldürün

sahibi olamadığınız hayalleri öldürün,
o hayalleri başkasında görmeye tahammülünüz yoksa öldürün,
öldürün ki
kurduğunuz hayaller eceliniz olmasın
öldürün ki
hayalleriniz peşinizden koşmasın
öldürün ki
her gün başka bir yerde karşınıza çıkmasın
hani unuttum dersiniz ya
yok yok
unutmak diye bir şey yokmuş
kıvılcımdan yangına dönüşen bir ateş gibi bir şeymiş unutmak
ama öldürmek
öldürmek öyle mi?
toprağa gömmek hayalleri
işte ancak öyle unutmak mümkün.
böyle uzaktan görürsün hayallerini
başkasıyla el ele
hayaline sahip olana bakarsın
mutludur...
senin hayalin başkasının mutluluğu olmuş
hayalin artık rüyalarında kabus olmuş
nefrete dönüşmüş aşk gibi kin tutuyor her gün sana artık hayallerin
ebedi sevgin ezeli düşmanın olmuş
artık bir kanser gibi ur gibi bedenini yakıyor
düşünemiyorsun
konuşamıyorsun
hayallerinin ihanetini düşünüyorsun
hayallerin seni düşünüyor mu acaba?
hiç sanmıyorum.
takatiniz varken öldürün
eğer başka hayaller kurmak istiyorsanız öldürün
yoksa en güzel hayallerinizin zehiriyle toprak olursunuz

20 Temmuz 2011 Çarşamba

yorgun

oysaki her şey ne kadar güzel başlamıştı, çocukken her şey toz pembeydi. Herkes sever, cebime para sıkıştırırlardı. Sonra ilkokul, orta lise derken neredeyse üniversite bitecek, böyle dağcılar hani tırmanır tırmanırlar ya aşağıya bir bakarlar ki bayağı bir yüksekteler, ben de o durumdayım işte ama ben o uçurumun tepesine çıkacak güce artık sahip değilim. Aşık olduğum şehir, 21 yılımı geçirdiğim şehir, sevdiğim her şeye sahip şehir, benden büyüksün kabul ediyorum senle başa çıkmak imkansız. Okulu bitirir bitirmezsenden uzaklaşacağım, artık dayanamıyorum mavi denizine vapurdan bakarken daha sonra halk otobüsüne binip eve gitmeyi. Olmuyor işte, ama ben bu hale getirmedim ki istanbulu, trafik tıkanınca oflayıp tısladığım zamanlar boğaziçinden akan mavi suları aklıma getirerek katlanıyorum belki de. Ama yok yani, olmuyor istanbulun her yerine başkaları sahip olmuş, bizler ise uzaktan bakmaktan başka yapacak bir şey yok. Geç kalmışız istanbula aşık olmakta, çoktan kapmışlar. İşte öyle bir şey, ama kapanlar, kaptıklarıyla kalacaklar mı? Kalacaklar belki de, istanbulu s2ktileri yanlarına kar kalacak, ama benim kaçıp gittiğim, her gün özlem duyacağım istanbul, onlara mezar olacak.
Ben gidiyorum
çok uzaklara gidiyorum,
gözlerimi kapatım gidiyorum,
gidiyorum işte
nedeni yok ya da nedeni çok
biliyorum gittiğim yer mezar olmayacak mı sanki
küçük bir şehire gidiyorum
orada herkes aynı
her şey aynı
bir kahvesi olacak sadece yok öyle amerikan cafeleri
orada aşklarda aynı olacak
kör olmadan seveceğim orada
ne ben otobüse bineceğim ne de o zengin piçleri arabasını yolun ortasına çekecek
öyle bir yere gidiyorum ki
gözlerine bakmaya cesaret edemediğim an,
işte o an
olmayacak.
benim olmayacak korkusu olmayacak
ilk görüşte baktığım gibi korkusuzca hep bakacağım
ama öyle bir bakacağım ki o da kimseye bakmayacak
çünkü o benim olacak
işte gidiyorum buradan
sahipsiz toprakların efendisi olmaya
İstanbul!
İstanbul!
öyle bir gidiyorum ki
herkes peşimden gelecek
mezarlıklar ve mezar olacaklar kalsın istemem
yeşilliklerini maviliklerini verdiğin kötü adamlar
sende kalsın istemem
ben gidiyorum, aklın başına gelince
bil ki ben yokum
sana yardım etmeye can atan ben yokum
belki üşüyeceğim gittiğim yerde
belki su bulamayacağım
ama biliyor musun
kafam rahat olacak
belki,
belki birgün sana sahip olma
boğazın inci tanesine sahip olma hayaliyle yaşamayacağım.
sadece benim olan toprakların olacağım...

18 Temmuz 2011 Pazartesi

adadan bir gün

Her yıl geleneksel olarak kınalı adaya giderim. Genel de pek bir olay falan çıkmadan gelirdik. Gerçi bugün de bizim adımıza bir olay olmamıştı ama çevremizde öyle olaylar oldu ki yani kendimi bir fıkrada bir dizide falan sandım. Vapurla gitmeye niyetlenmiştik adaya, ancak vapur olmadığı için motora binmek zorunda kaldık, tabii motor da halk otobüsü gibi kalabalık, denizin ortasında bi kadınla bi erkek arasında yer kavgası çıktı, kadın çirkef mi çirkef adamsa mal mı mal, bıraksalar kadına vuracak, neyse onu geçtim o arada beni ve arkadaşımı güldüren, adamın kadına sikerim seni dedikten sonra gol kaçırmış ingiliz tribünleri gibi motordaki insanların auwwwwww yapmasıydı. Bu yer kavgası ben de yapabilirdim, daha motora binerken benden bi saniye önce binen kızın benm oturacağım yere dolu demesi kıllandırmıştı ama ben çirkef bir insanım, dolu mu diye tepki koyduktan sonra oturdum yanımdaki arkadaşa da otur lan otur dedim neyse kapanmıştı konu, kavganın sonlarına doğru adamın karısının çıkışta görüşeceğiz demesi ve aradan birden motorun kaptanının ve bir kapalı teyzenin çıkması olayların seyrini değiştirdi. Kaptan adamı sarılarak sakinleştirmeye çalışırken teyze de çirkef kadına sol kroşesini gösterdi ama vurmadı, sonra kadını kaptan köşküne aldılar. Neyse indik motordan, gittik sahile, klasik şezlong pazarlığı yapıyorduk 2 şezlong 10 lira yoksa yok dedik tok müşteri ayağına yattık, ama tok olan müşteri değil cumartesi günü oldugu için satıcıydı. Neyse iyi gölgelik bi yer bulduk. Oturduk oraya, yüzdük geldik yattık bir daha yüzdük geldik yattık derken, arkadaşla sahilden geçen kızlara puan veriyoruz. Valla güzel bikinili kızlara lafım yok buradan ama bacağınızda selülit varsa yaşlıysanız veya başınızda türban varsa lütfen ama lütfen açmayın sağınızı solunuzu, estetik durmuyor. Neyse bu kişisel bir önermedir. Yani adada bu yıl ilk kez mayo giyen bir türbanlı gördüm. Türbana lafım yok tabiiki ama mayolu türbana çok ağır küfür ederim. Neyse mesele bu değil, uzaktan bir zenci geliyor, yapılı bi adam. Murat adama bak lan baya iyi derken, o dizide oynayan obayana dedi. Bende yok lan falan dedim. adam kara kuru birşey ama yanında 2 tane sarışın mavi gözlü 180 boyunda taş hatun vardı, ingilizce konuşuyorlardı. Ve uzaktan benim bu yazıyı yazmama sebep olan teyze koşa koşa geliyordu ya da yuvarlanıyormuydu onu anlamadım. Geldi ve adama önce dokundu, daha sonrada siz obayanamısınız dedi, zenci kahramanımızda evet dedi, demez olaydı. Kadın başladı dırdıra, sonra fotoğraf çekinebilir miyiz dedi. obayana da tabii ki dedi ama unutulan bir şey vardı, o da fotoğraf makinesiydi. Bu arada teyzemizin aklına müthiş bir fikir geldi, obayanın yanındaki hatunların birinin elinde telefon vardı. Gız bizi çeksin dedi, tabii biz uzaktan nasıl yani dedik :D obayana da şaştı kaldı. Daha sonra teyzeye nasıl ya dedi. Teyzede ya çekinelim sende galsın dedi. Teyze onlar bende kalmaz cünkü onlar misafir desede teyze ikna olmuyordu. Sonra aradan başka karakterler çıktı, herkes obayananın resmini çekiyordu. Sonra birden başka bi şişko teyze daha koşarak ve obayanaaa diyerek geldi. O da muhabbete daldı. Baya bi dırdırdan sonra teyzelerin obayana bize televizyondan el salla demesiyle son bulmuştu. Yani yüzerken yüzme bilmeyen gariban vatandaşlarımızın tek eğlencesinin taşlık denizde kıyıda su atması birbirine gerçekten çok üzücü ama işte böyle, neyseki biz yüzme biliyoruz da ileri açılıp kafamıza göre takılabiliyoruz. Yanımızda şizofren bir arkadaşımız olmadığı için sadece 2 kişi olduğumuz için "oglum şu kız beni kesiyor, ben denize girince o da giriyor diyen bir arkadaşımızda yoktu." Kesiştiğimiz gızlar olmadı mı oldu ama yani ada bu :D En kötüsü de yanımda yine çakmak olmayışıydı. Sigara içen taşlardan birisinin çakmak sorusu ben tarafından yine cevapsız kaldı. Tabi ben soru ne olursa olsun cevapsız kalmayı sevmem, çakmağın var mı sorusuna sigara kullanmıyoruz diyerek hafif de sırıtarak sempati toplamak istedim, cok da sempati topladığım söylenemez diye düşünürken başka bir kız daha 2 dakka sonra çakmağın var mı sorusuna ilk cevap verdiğim kız onlar sigara kullanmıyorlarmış diyerek ve gülerek cevap verdi. Biraz muhabbet falan ettik ama bunlar şezlongcu arkadaşlarının boş şezlonglara oturtmasıyla olay bitmişti. Zaten biz de kalkıyorduk. Neyse hemen biraz ilerimizde bir sevgili çifti vardı. Arkadaşım çok özendi bunlara, kız güzel mi güzel ama artık bunlar nasıl fakirse, bir şezlong bile alamamışlar. Yani kız mı salak adam mı öküz orasını anlayamadık. Yanında güzel bir kız varsa bi kez o kızı sapsız plaja götür yoksa paran bari biraz kıy paraya bir şezlong al hadi o da olmadı, gelme arkadaş sapların coğunluk oldugu yere, yanlış anlamayın kötü gözle baktığımdan değil ama etraf sap dolu ya. Ve bunlar o kadar mutlular ki kız bunun ağzına birşeyler veriyo cocuk bunun ağzına birşeyler veriyo böyle cok mutlular. Neyse size motordaki bi ayrıntıyı söylemeyi unuttum. Öteki tarafıma da 2 arkadaş oturdu. biz arkadaşla motordaki kavgayı yorumlarken birden lafa abi de atladı. Kavga muhabbeti bittikten sonra, siz saçlarınızı nasıl bakıyorsunuz ya zor olmuyor mu dedi. Biz de abi hergün yıkıyoruz falan dedik. Neyse oradan muhabbet üniversiteye gidiyor musunuza geldi. Evet abi dedik hangisi dedi, boğaziçi dedim. Burdan sonra muhabbet hep aynı 4 yıl bitti bu okulda hala aynı. Soru şu "oglum sizin okulda da fena hatunlar varmış lan, çok taşlarmış nasıl iyi çakıyorsundur dimi." hoppala lan okuyor muyuz keraneye mi gidiyoruz belli değil. Türk insanının üniversiteye bakış açısı bu. Tabi bende bu fırsatı kaçır mıyım. hiç sekmez benim cevaplarım da, karşımdaki adamın ağzının suyunu akıtana kadar anlatırım bir şeyler, Abi zaten heryer yabancı öğrenci kaynıyo, zaten üniversitede kızlar teklif ediyo, işte evlerine çağırıyorlar sonra gelsinnnnnn yapıyoruz. Şöyle partiler var böyle partiler var işte havuzda sex, falan filan. Çok daha fazlasını anlatıyorum ama şimdi +18e kaçmayalım rtürk bizi kapatabilir. Ama varya bir yiyorlar acayip egleniyorum. Bunları yapmışlığım var mıdır? Tabii ki yoktur, yapanlar var mıdır? vardır tabii ama makine mühendisliğinde zor hele 4 yılda bitirmeye kasıyorsan. Adamlara abi bizim bölüm işletme değil zaten kız da yok falan filan diyemiyorsunki :D Neyse öyle işte geliş çok sakindi vapura bindik, yattım uyudum. Bazı yerlerin açık kaldığının farkındayım. Belki sonradan editleme yapabilirim ama yapmazsam da artık yapacak birşey yok demektir.

16 Temmuz 2011 Cumartesi

sevdalılar beni anlar

Varlığının tiryakisi
Yokluğunun delisiyim
Beni senden mahrum etme
Gözlerinin hastasıyım

Sevgim yüce dağlar kadar
Içerimde volkan kaynar
Anlamazsın sen bebeğim
Sevdalılar beni anlar

Revamıdır harap olmak
Aşkın ile her gün yanmak
Gözyaşımdan başka nedir
Seni sevip sensiz olmak
bir zamanlar ferdi tayfurdan dinlediğimiz, şimde ise leyla ile mecnunda karşımıza çıkan güzel bir şarkı =)

12 Temmuz 2011 Salı

siz hiç?

Siz hiç gecenin karanlığında yalnız kaldınız mı?
o yalnızlık sizin salıncağınız olup uyuttu mu?

saatlerce sonra,

saat çalar...
uyanmak istiyor muyum?
hayır
erteliyorum,
yine çalıyor
erteliyorum
yine çalıyor
ama işte uyanmak istemeyince
hep erteliyorum
ama artık ertelemiyorum
uyanmak istemiyorum
taaki
o ilahi sese kadar
terazinin en dengeli olduğu güne kadar uyumak istiyorum,
öyle bir yorgunluk var ki üzerimde
hiçbir saatin zili kıpırdatamaz bedeni mi?

Siz hiç gözlerinizle gerçeği görüp yüreğinizin sesiyle hareket ettiniz mi?
gerçek gün gibi ortada iken yüreğinizin sesini dinlediniz mi?
siz hiç gece oturup saçmaladınız mı ?
ben saçmaladım.
Çünkü ne zaman unuttum desem, o zaman hatırladığımı farkettim.
Ne zaman öldürdüm desem, öldüğümü farkettim.

Cehennem zebanisine aşık olmak böyle birşey, ateşiyle yanar, kıvılcımıyla dirilirsin.