Popüler Yayınlar
-
Bu deyimi çok severim, genelde insanlar bunu atasözü sansa da deyimdir bu. Neden deyimdir? Çünkü herhangi bir deyimin görevini yapıyor. Tabi...
-
Evet gençler, yanlış duymadınız benjamin. Ünlü japon futbolcu benjamin. Liseliler sittin sene hatırlamaz zaten yaşıtlarım da hatırlamıyor. B...
-
Bu özet kullanılabilir değil. Yayını görüntülemek için lütfen burayı tıklayın.
-
galatakulesiyim ben kalabalığın arasından sana bakmaya çalışıyorum sana, kız kulesine.. boğazın inci tanesine mavilikler arasından yeşil...
-
bırakalım dünyayı gözlerimiz gülsün dudaklarımız dudaklarımız konuşmasın dudaklarımız açılmasın yıldızlara bakalım gözlerimiz gülsün, ...
-
Evet lise birinci sınıfta tanıştığım oyunun adıdır kendisi. Çok vaktimi çaldı benden, hatta hayatımın kırılma anlarından biridir bu oyun. Bu...
-
saat 3.30a geldi ben rapor yazacam diye hayal ederken 3 manuf raporu ve diğer dersler beklesin umut sarıkayanın yazısını okuyorum. Sizinle d...
-
Ben bu insanları hiç anlamıyorum. Dışarıda kimseyi rahatsız etmeden çiseleyen yağmuru gören herkes şemsiyesini çekmiş; şemsiyesi olmayan da...
-
evet şu cümleyi kullanamamak 3 yıldır okuduğum mühendislik bölümünde bana en çok koyan şeylerden biri :P mesela bir yaralı var oradan hemen ...
18 Temmuz 2011 Pazartesi
adadan bir gün
Her yıl geleneksel olarak kınalı adaya giderim. Genel de pek bir olay falan çıkmadan gelirdik. Gerçi bugün de bizim adımıza bir olay olmamıştı ama çevremizde öyle olaylar oldu ki yani kendimi bir fıkrada bir dizide falan sandım. Vapurla gitmeye niyetlenmiştik adaya, ancak vapur olmadığı için motora binmek zorunda kaldık, tabii motor da halk otobüsü gibi kalabalık, denizin ortasında bi kadınla bi erkek arasında yer kavgası çıktı, kadın çirkef mi çirkef adamsa mal mı mal, bıraksalar kadına vuracak, neyse onu geçtim o arada beni ve arkadaşımı güldüren, adamın kadına sikerim seni dedikten sonra gol kaçırmış ingiliz tribünleri gibi motordaki insanların auwwwwww yapmasıydı. Bu yer kavgası ben de yapabilirdim, daha motora binerken benden bi saniye önce binen kızın benm oturacağım yere dolu demesi kıllandırmıştı ama ben çirkef bir insanım, dolu mu diye tepki koyduktan sonra oturdum yanımdaki arkadaşa da otur lan otur dedim neyse kapanmıştı konu, kavganın sonlarına doğru adamın karısının çıkışta görüşeceğiz demesi ve aradan birden motorun kaptanının ve bir kapalı teyzenin çıkması olayların seyrini değiştirdi. Kaptan adamı sarılarak sakinleştirmeye çalışırken teyze de çirkef kadına sol kroşesini gösterdi ama vurmadı, sonra kadını kaptan köşküne aldılar. Neyse indik motordan, gittik sahile, klasik şezlong pazarlığı yapıyorduk 2 şezlong 10 lira yoksa yok dedik tok müşteri ayağına yattık, ama tok olan müşteri değil cumartesi günü oldugu için satıcıydı. Neyse iyi gölgelik bi yer bulduk. Oturduk oraya, yüzdük geldik yattık bir daha yüzdük geldik yattık derken, arkadaşla sahilden geçen kızlara puan veriyoruz. Valla güzel bikinili kızlara lafım yok buradan ama bacağınızda selülit varsa yaşlıysanız veya başınızda türban varsa lütfen ama lütfen açmayın sağınızı solunuzu, estetik durmuyor. Neyse bu kişisel bir önermedir. Yani adada bu yıl ilk kez mayo giyen bir türbanlı gördüm. Türbana lafım yok tabiiki ama mayolu türbana çok ağır küfür ederim. Neyse mesele bu değil, uzaktan bir zenci geliyor, yapılı bi adam. Murat adama bak lan baya iyi derken, o dizide oynayan obayana dedi. Bende yok lan falan dedim. adam kara kuru birşey ama yanında 2 tane sarışın mavi gözlü 180 boyunda taş hatun vardı, ingilizce konuşuyorlardı. Ve uzaktan benim bu yazıyı yazmama sebep olan teyze koşa koşa geliyordu ya da yuvarlanıyormuydu onu anlamadım. Geldi ve adama önce dokundu, daha sonrada siz obayanamısınız dedi, zenci kahramanımızda evet dedi, demez olaydı. Kadın başladı dırdıra, sonra fotoğraf çekinebilir miyiz dedi. obayana da tabii ki dedi ama unutulan bir şey vardı, o da fotoğraf makinesiydi. Bu arada teyzemizin aklına müthiş bir fikir geldi, obayanın yanındaki hatunların birinin elinde telefon vardı. Gız bizi çeksin dedi, tabii biz uzaktan nasıl yani dedik :D obayana da şaştı kaldı. Daha sonra teyzeye nasıl ya dedi. Teyzede ya çekinelim sende galsın dedi. Teyze onlar bende kalmaz cünkü onlar misafir desede teyze ikna olmuyordu. Sonra aradan başka karakterler çıktı, herkes obayananın resmini çekiyordu. Sonra birden başka bi şişko teyze daha koşarak ve obayanaaa diyerek geldi. O da muhabbete daldı. Baya bi dırdırdan sonra teyzelerin obayana bize televizyondan el salla demesiyle son bulmuştu. Yani yüzerken yüzme bilmeyen gariban vatandaşlarımızın tek eğlencesinin taşlık denizde kıyıda su atması birbirine gerçekten çok üzücü ama işte böyle, neyseki biz yüzme biliyoruz da ileri açılıp kafamıza göre takılabiliyoruz. Yanımızda şizofren bir arkadaşımız olmadığı için sadece 2 kişi olduğumuz için "oglum şu kız beni kesiyor, ben denize girince o da giriyor diyen bir arkadaşımızda yoktu." Kesiştiğimiz gızlar olmadı mı oldu ama yani ada bu :D En kötüsü de yanımda yine çakmak olmayışıydı. Sigara içen taşlardan birisinin çakmak sorusu ben tarafından yine cevapsız kaldı. Tabi ben soru ne olursa olsun cevapsız kalmayı sevmem, çakmağın var mı sorusuna sigara kullanmıyoruz diyerek hafif de sırıtarak sempati toplamak istedim, cok da sempati topladığım söylenemez diye düşünürken başka bir kız daha 2 dakka sonra çakmağın var mı sorusuna ilk cevap verdiğim kız onlar sigara kullanmıyorlarmış diyerek ve gülerek cevap verdi. Biraz muhabbet falan ettik ama bunlar şezlongcu arkadaşlarının boş şezlonglara oturtmasıyla olay bitmişti. Zaten biz de kalkıyorduk. Neyse hemen biraz ilerimizde bir sevgili çifti vardı. Arkadaşım çok özendi bunlara, kız güzel mi güzel ama artık bunlar nasıl fakirse, bir şezlong bile alamamışlar. Yani kız mı salak adam mı öküz orasını anlayamadık. Yanında güzel bir kız varsa bi kez o kızı sapsız plaja götür yoksa paran bari biraz kıy paraya bir şezlong al hadi o da olmadı, gelme arkadaş sapların coğunluk oldugu yere, yanlış anlamayın kötü gözle baktığımdan değil ama etraf sap dolu ya. Ve bunlar o kadar mutlular ki kız bunun ağzına birşeyler veriyo cocuk bunun ağzına birşeyler veriyo böyle cok mutlular. Neyse size motordaki bi ayrıntıyı söylemeyi unuttum. Öteki tarafıma da 2 arkadaş oturdu. biz arkadaşla motordaki kavgayı yorumlarken birden lafa abi de atladı. Kavga muhabbeti bittikten sonra, siz saçlarınızı nasıl bakıyorsunuz ya zor olmuyor mu dedi. Biz de abi hergün yıkıyoruz falan dedik. Neyse oradan muhabbet üniversiteye gidiyor musunuza geldi. Evet abi dedik hangisi dedi, boğaziçi dedim. Burdan sonra muhabbet hep aynı 4 yıl bitti bu okulda hala aynı. Soru şu "oglum sizin okulda da fena hatunlar varmış lan, çok taşlarmış nasıl iyi çakıyorsundur dimi." hoppala lan okuyor muyuz keraneye mi gidiyoruz belli değil. Türk insanının üniversiteye bakış açısı bu. Tabi bende bu fırsatı kaçır mıyım. hiç sekmez benim cevaplarım da, karşımdaki adamın ağzının suyunu akıtana kadar anlatırım bir şeyler, Abi zaten heryer yabancı öğrenci kaynıyo, zaten üniversitede kızlar teklif ediyo, işte evlerine çağırıyorlar sonra gelsinnnnnn yapıyoruz. Şöyle partiler var böyle partiler var işte havuzda sex, falan filan. Çok daha fazlasını anlatıyorum ama şimdi +18e kaçmayalım rtürk bizi kapatabilir. Ama varya bir yiyorlar acayip egleniyorum. Bunları yapmışlığım var mıdır? Tabii ki yoktur, yapanlar var mıdır? vardır tabii ama makine mühendisliğinde zor hele 4 yılda bitirmeye kasıyorsan. Adamlara abi bizim bölüm işletme değil zaten kız da yok falan filan diyemiyorsunki :D Neyse öyle işte geliş çok sakindi vapura bindik, yattım uyudum. Bazı yerlerin açık kaldığının farkındayım. Belki sonradan editleme yapabilirim ama yapmazsam da artık yapacak birşey yok demektir.
16 Temmuz 2011 Cumartesi
sevdalılar beni anlar
Varlığının tiryakisi
Yokluğunun delisiyim
Beni senden mahrum etme
Gözlerinin hastasıyım
Sevgim yüce dağlar kadar
Içerimde volkan kaynar
Anlamazsın sen bebeğim
Sevdalılar beni anlar
Revamıdır harap olmak
Aşkın ile her gün yanmak
Gözyaşımdan başka nedir
Seni sevip sensiz olmak
bir zamanlar ferdi tayfurdan dinlediğimiz, şimde ise leyla ile mecnunda karşımıza çıkan güzel bir şarkı =)
Yokluğunun delisiyim
Beni senden mahrum etme
Gözlerinin hastasıyım
Sevgim yüce dağlar kadar
Içerimde volkan kaynar
Anlamazsın sen bebeğim
Sevdalılar beni anlar
Revamıdır harap olmak
Aşkın ile her gün yanmak
Gözyaşımdan başka nedir
Seni sevip sensiz olmak
bir zamanlar ferdi tayfurdan dinlediğimiz, şimde ise leyla ile mecnunda karşımıza çıkan güzel bir şarkı =)
12 Temmuz 2011 Salı
siz hiç?
Siz hiç gecenin karanlığında yalnız kaldınız mı?
o yalnızlık sizin salıncağınız olup uyuttu mu?
saatlerce sonra,
saat çalar...
uyanmak istiyor muyum?
hayır
erteliyorum,
yine çalıyor
erteliyorum
yine çalıyor
ama işte uyanmak istemeyince
hep erteliyorum
ama artık ertelemiyorum
uyanmak istemiyorum
taaki
o ilahi sese kadar
terazinin en dengeli olduğu güne kadar uyumak istiyorum,
öyle bir yorgunluk var ki üzerimde
hiçbir saatin zili kıpırdatamaz bedeni mi?
Siz hiç gözlerinizle gerçeği görüp yüreğinizin sesiyle hareket ettiniz mi?
gerçek gün gibi ortada iken yüreğinizin sesini dinlediniz mi?
siz hiç gece oturup saçmaladınız mı ?
ben saçmaladım.
Çünkü ne zaman unuttum desem, o zaman hatırladığımı farkettim.
Ne zaman öldürdüm desem, öldüğümü farkettim.
Cehennem zebanisine aşık olmak böyle birşey, ateşiyle yanar, kıvılcımıyla dirilirsin.
o yalnızlık sizin salıncağınız olup uyuttu mu?
saatlerce sonra,
saat çalar...
uyanmak istiyor muyum?
hayır
erteliyorum,
yine çalıyor
erteliyorum
yine çalıyor
ama işte uyanmak istemeyince
hep erteliyorum
ama artık ertelemiyorum
uyanmak istemiyorum
taaki
o ilahi sese kadar
terazinin en dengeli olduğu güne kadar uyumak istiyorum,
öyle bir yorgunluk var ki üzerimde
hiçbir saatin zili kıpırdatamaz bedeni mi?
Siz hiç gözlerinizle gerçeği görüp yüreğinizin sesiyle hareket ettiniz mi?
gerçek gün gibi ortada iken yüreğinizin sesini dinlediniz mi?
siz hiç gece oturup saçmaladınız mı ?
ben saçmaladım.
Çünkü ne zaman unuttum desem, o zaman hatırladığımı farkettim.
Ne zaman öldürdüm desem, öldüğümü farkettim.
Cehennem zebanisine aşık olmak böyle birşey, ateşiyle yanar, kıvılcımıyla dirilirsin.
9 Temmuz 2011 Cumartesi
Suskunlar
İhsan Oktay Anar'ın post modern romanıdır. Şuana kadar okuduğum kitaplar arasında en çok sevdiğim kitaptır. Kitabın arka kapağında şöyle yazar.
Eflatun rengi hayaller kuran bir suskunun sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikaye eden bir adamın alcakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız, satırlar akıp giderken. O ise , muzip bir tebessüme size eşlik edecek, sessizce.... Sayfaları birer birer tüketirken, benzersiz erguvani düşlerin gerçekliğinde sema edeceksiniz ve bu düşlerden adeta başınız dönecek.
Hayat kadar gerçek, düş kadar inanılmaz bu dünyanın tüm kahramanlarının seslerini duyacak, nefeslerini hissedeceksiniz. Çünkü suskunlar sessizliğin oldugu kadar seslerin ve sözlerin, yani musikinin romanıdır. Sonsuzluğun derin sessizliğinin nefesini üfleyen ve ona can veren bir adamın hayallerinin ete kemğie bürünmüş kahramanları en az sizler kadar gerçektir; ya da siz en az onlar kadar bir düş ürünü....
Bir meczup aşkı tattı, bir aşıksa aşkına şarkılar yazıp ruhunu maviyle bezedi; diğeri, kaybolduğu dünyada bir sesin peşine düşerek kendini buldu. Neva, belki de herkesin aşık oldugu bir kadının pür hayaliydi. Hayalet avcısı kendi ruhunu yakalamaya calıştı Zahir ve Batın ise zıtlıkların muhteşem birliğinde denge bulan iki ayrı gücün cisimleşmiş haliydi.
Hele kitapta bir mevlevi dervişinin sözü vardır ki beni en umutsuz olduğum anda tekrar hayata bağlar.
"Sen sadece biz sana gel dediğimiz için gelmedin, onlar da sana git dediği için geldin.
Eflatun rengi hayaller kuran bir suskunun sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikaye eden bir adamın alcakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız, satırlar akıp giderken. O ise , muzip bir tebessüme size eşlik edecek, sessizce.... Sayfaları birer birer tüketirken, benzersiz erguvani düşlerin gerçekliğinde sema edeceksiniz ve bu düşlerden adeta başınız dönecek.
Hayat kadar gerçek, düş kadar inanılmaz bu dünyanın tüm kahramanlarının seslerini duyacak, nefeslerini hissedeceksiniz. Çünkü suskunlar sessizliğin oldugu kadar seslerin ve sözlerin, yani musikinin romanıdır. Sonsuzluğun derin sessizliğinin nefesini üfleyen ve ona can veren bir adamın hayallerinin ete kemğie bürünmüş kahramanları en az sizler kadar gerçektir; ya da siz en az onlar kadar bir düş ürünü....
Bir meczup aşkı tattı, bir aşıksa aşkına şarkılar yazıp ruhunu maviyle bezedi; diğeri, kaybolduğu dünyada bir sesin peşine düşerek kendini buldu. Neva, belki de herkesin aşık oldugu bir kadının pür hayaliydi. Hayalet avcısı kendi ruhunu yakalamaya calıştı Zahir ve Batın ise zıtlıkların muhteşem birliğinde denge bulan iki ayrı gücün cisimleşmiş haliydi.
Hele kitapta bir mevlevi dervişinin sözü vardır ki beni en umutsuz olduğum anda tekrar hayata bağlar.
"Sen sadece biz sana gel dediğimiz için gelmedin, onlar da sana git dediği için geldin.
Etiketler:
ihsan okat anar,
ne olursan ol gel,
suskunlar
22 Haziran 2011 Çarşamba
Nazım Reyiz Yazmış!
Dün "canım" olan yarın "düşmanım" olmaz benim..
Yaşananların hatırı hep saklı kalır Hatırları sorulur selamları hep alınır...
"Sildiklerim" vardır bir de !
Onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır
Adları anılmaz hatırları sorulmaz sadece beddualarımdır...
Vicdanla birlikte.. "şeref" ararım ben sevdiklerimde;
Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim..
Zaman gelir "şerefsizleri" de severim..
Her yerde gözüm kulağım vardır benim
"Eksik söylemek yalan söylemek değildir !" mantığındaki
Beni değil kendini kandırır yalnızca...
Bilmezden gelişlerim aptala yatışlarım
Kaybetme korkumdan değil, karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır..."inkar" olmaz benim hayatımda..
Yaşananı "yaşanmamış" saymam
Sayanlarıda saymam...
Kelimelere sığmaz sayfalar sürer beni anlatmak
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın;
Yaşayan bilir beni..
Yaşamayan anlamaz...
Ağırdır sevmelerimHer "YÜREK" taşıyamaz..
Büyüktür umutlarım Her "OMUZ" kaldıramaz..
Nazım Hikmet .
Yaşananların hatırı hep saklı kalır Hatırları sorulur selamları hep alınır...
"Sildiklerim" vardır bir de !
Onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır
Adları anılmaz hatırları sorulmaz sadece beddualarımdır...
Vicdanla birlikte.. "şeref" ararım ben sevdiklerimde;
Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim..
Zaman gelir "şerefsizleri" de severim..
Her yerde gözüm kulağım vardır benim
"Eksik söylemek yalan söylemek değildir !" mantığındaki
Beni değil kendini kandırır yalnızca...
Bilmezden gelişlerim aptala yatışlarım
Kaybetme korkumdan değil, karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır..."inkar" olmaz benim hayatımda..
Yaşananı "yaşanmamış" saymam
Sayanlarıda saymam...
Kelimelere sığmaz sayfalar sürer beni anlatmak
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın;
Yaşayan bilir beni..
Yaşamayan anlamaz...
Ağırdır sevmelerimHer "YÜREK" taşıyamaz..
Büyüktür umutlarım Her "OMUZ" kaldıramaz..
Nazım Hikmet .
21 Haziran 2011 Salı
ezel
ve sonunda ezel biter,
dünkü bölümü gerçekten çok iyiydi. Gözlerim doldu yani o derece, tabii ki sadece bir dizi bu ama normal bir dizi değil, aşk-ı memnu da mutsuz sonla bitmişti, bu da bize üzen bir sonla bitti, ömerle eyşan beraber öldüler belki ama öteki tarafta kavuşurlar mı bilinmez. İntikam intikam diye deliren ezel ne kankası cengoyu öldürebildi ne aşkı eyşanı öldürebildi ne de ağabeyi saydığı kerpeten aliyi öldürebildi. Demekki aşk intikamdan daha güçlüymüş, cengizi zamanında öldürseydi belki böyle olmayacaktı. Ama işte kıyamadı demekki kankasına. Sonunda hepsi öldü, kimsesiz cengo tek başına, eyşanla ömer beraber öldüler. Vedalaşma sahnelerini izlemeye yürek dayanmadı, Kenan İmirzalıoğlu da manken olduğu kadar oyuncu olduğunuda bize göstermiş oldu.
Aşk öyle bir büyü ki her şeye rağmen herkese rağmen yine de onu sevmek onsuz yaşayamamak...
dünkü bölümü gerçekten çok iyiydi. Gözlerim doldu yani o derece, tabii ki sadece bir dizi bu ama normal bir dizi değil, aşk-ı memnu da mutsuz sonla bitmişti, bu da bize üzen bir sonla bitti, ömerle eyşan beraber öldüler belki ama öteki tarafta kavuşurlar mı bilinmez. İntikam intikam diye deliren ezel ne kankası cengoyu öldürebildi ne aşkı eyşanı öldürebildi ne de ağabeyi saydığı kerpeten aliyi öldürebildi. Demekki aşk intikamdan daha güçlüymüş, cengizi zamanında öldürseydi belki böyle olmayacaktı. Ama işte kıyamadı demekki kankasına. Sonunda hepsi öldü, kimsesiz cengo tek başına, eyşanla ömer beraber öldüler. Vedalaşma sahnelerini izlemeye yürek dayanmadı, Kenan İmirzalıoğlu da manken olduğu kadar oyuncu olduğunuda bize göstermiş oldu.
Aşk öyle bir büyü ki her şeye rağmen herkese rağmen yine de onu sevmek onsuz yaşayamamak...
16 Haziran 2011 Perşembe
bugünler
bugünlerde yine sadece Ayna dinliyorum...
hicran, anlatmalıymış meğer, ölünce sevemezsem seni, yeniden de sevebiliriz, nefes ve diğerleri...
Hepsi ayrı yerlere götürüyor.
Gözlerim tıpkı çocukluğumdaki gibi
hemen doluyor;
ama tutuyorum
dokunan yok bam telime,
bir dokunsalar pir damla göz yaşı akacak kalbimden
sıkıntılar sarıyor gecelerimi,
uykumu aldın yine benden
şimdi yine neden diyorum
ne olurdu ki diyorum
sonra keşke diyorum,
uzaklara her daldığımda yine seni düşünürken kendimi buluyorum
bedenim ruhsuz geziyor
ruhum hala seni bıraktığım yerde
kadıköy beşiktaş iskelesinde...
yok işte olmuyor öyle ha dedin mi unutulmuyor
zabıtalar hasarlı kalbime mühür vurana kadar
seni bekleyecek yıkık gönlüm
enkaz olacağım günü inan ben de bilmiyorum
geri kalanını ifade edemiyorum
üç nokta koyacak kadar uzun cümlelerim var
ama sen yoksun
...
-------|
| o<-< |
-------|
hicran, anlatmalıymış meğer, ölünce sevemezsem seni, yeniden de sevebiliriz, nefes ve diğerleri...
Hepsi ayrı yerlere götürüyor.
Gözlerim tıpkı çocukluğumdaki gibi
hemen doluyor;
ama tutuyorum
dokunan yok bam telime,
bir dokunsalar pir damla göz yaşı akacak kalbimden
sıkıntılar sarıyor gecelerimi,
uykumu aldın yine benden
şimdi yine neden diyorum
ne olurdu ki diyorum
sonra keşke diyorum,
uzaklara her daldığımda yine seni düşünürken kendimi buluyorum
bedenim ruhsuz geziyor
ruhum hala seni bıraktığım yerde
kadıköy beşiktaş iskelesinde...
yok işte olmuyor öyle ha dedin mi unutulmuyor
zabıtalar hasarlı kalbime mühür vurana kadar
seni bekleyecek yıkık gönlüm
enkaz olacağım günü inan ben de bilmiyorum
geri kalanını ifade edemiyorum
üç nokta koyacak kadar uzun cümlelerim var
ama sen yoksun
...
-------|
| o<-< |
-------|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)